Düşünecek olursanız, Yaratan’ın göklere biçtiği değerle sizin biçtiğiniz değer çok farklıdır. Yaratan kurtuluşa değer biçtiğinde, bu kurtuluş insanlara ancak Oğlu’nun ölümü aracılığıyla verildi. Ama siz, Tanrı”nın Oğlu Mesih İsa’nın, bedel olarak kanını akıtarak sağladığı gökleri iyi işlerinizle kazanabileceğinizi düşünüyorsunuz! Tanrı’nın, kendini ölüme bile teslim eden itaatkâr Oğlu’nun yaşamıyla kendi acınası yaşamınızı karşılaştırmaya mı kalkışıyorsunuz? Yaratan’a hakaret ettiğiniz aklınıza gelmiyor mu? İyi işler yaparak göklere alınmanın bir yolu varsa, o zaman sevgili Oğlu’na neden bu kadar acı ve üzüntü çektirdi? Getsamani’deki o olaylar neden? Bu iş bu kadar kolay yapılabiliyorsa Golgota’daki o trajedi neden? Siz, Yaratan’ın bilgeliğine, Yaratan’ın sevgisine hakaret ediyorsunuz.
Yaratan’ın hiçbir niteliği yoktur ki, kendini beğenmişlik küçümsemesin. Her Şeye Gücü Yetenin boş ve değersiz diye elinin tersiyle ittiği yaratılanların iddiaları yüceltilsin diye, Kutsal Kurtarıcının övdüğü sonsuza kadar sürecek mükemmellikleri, bu kendini beğenmişlik değersiz bulur. Tüccar altınını sizin değersiz süs eşyalarınız ve cam boncuklarınızla takas edebilir ama sahip olduğunuz her şeyi Yaratan’a verseniz, bu tek kelimeyle reddedilir. Yaratan merhametinin sütünü ve balını para ve bedel istemeden ihsan eder ama pazarlık etmek için O’na gelirseniz sizin için her şeyin sonu olur; Yaratan, değer vermeyi bilmediğiniz sevgisinden sağladıklarını size seçtirmeyecektir.
Yapmayı önerdiğiniz büyük işler, sizin büyük işleriniz, elde etmeyi umduğunuz kutsallıkla karşılaştırılır mı? Sanıyorum, bu işlerle Yaratan’ın lütfunu elde edeceğinizi ve göklerde bir yer edineceğinizi umuyorsunuz. Öyleyse ne sunmayı öneriyorsunuz? Yaratan’a ne getirebilirsiniz? Ona zeytinyağı ırmakları ya da on bin hayvanın yağını mı getireceksiniz? Yeryüzünün altıdaki bütün hazineleri sayın; hepsini getirseydiniz Yaratan’a ne ifade ederdi? Yeryüzünün en dibindeki altınları göklerin en yüksek katına ulaşacak şekilde yığabilseydiniz Yaratan’a ne ifade ederdi? Bütün bunlar O’nun hazinelerini nasıl zenginleştirebilir ya da kurtuluşunuzu nasıl satın alabilir? Yaratan, mutluluğunu ya da egemenliğinin yüceliğini artırmak için yapacağınız bir şeyden etkilenir mi? O, “Dağlardaki bütün hayvanlar benimdir” diyor (Mez.50:10) İyiliğiniz, arkadaşınız olan yaratılanların hoşuna gidebilir, hayırseverliğiniz onları müteşekkir bırakabilir ama Yaratan, armağanlarınız ya da etkiniz karşısında size borçlu mu kalacak? Saçma sorular! Her şeyi yaptığınızda zavallı, değersiz, yararsız bir kuldan başka ne olacaksınız ki? Sizin adınıza günah kefareti olacak ya da ışık diyarlarında size miras satın alacak bir denge şöyle dursun, siz yapmanız gerekeni yapmamış olacaksınız.
Reformlarla, ciddi girişimler ve gayretlerle kendinizi kurtaracak olan sizlere sorayım: Bir adam kolunda güç varken bir işi yapamazsa kemiği kırıldığında nasıl yapabilecek? Genç ve deneyimsizken henüz kötü alışkanlıklar ve görenekler edinmemiştiniz. O zaman doğanız bozuk olsa bile alışkanlığın demirden ağına kısılmamıştınız, ama o zaman bile kayıp bir koyun gibi yoldan çıktınız ve kötülüğün peşinden gittiniz. Yüreğinizin yoldan sapmasını, davranış tarzınızı, yaşam yolunuzu aniden değiştirip yeni bir insan olabileceğinize dair ne gibi bir neden öneriyorsunuz? “Kûşlu derisinin rengini, Pars beneklerini değiştirebilir mi?” (Yer. 13:23). Daha önce günah işlediğiniz gibi, hâlâ günah işleme olasılığınız bire karşı bin değil mi? Kötülüğün yolu size o kadar çekici ve büyüleyici geldi ki, aklınızı çeldi. Hâlâ aklınızı çelecek ve artık çiğnemeye kesin karar verdiğiniz doğruluğun yolundan sizi saptıracak.
Sina Dağı’nda verilen yasaya uyarsanız göklere çıkan yol dik ve dardır. İnsanın düşüp paramparça olması tek bir yanlış adıma bakar. Cesaretiniz varsa dağın eteğinde durup yukarı bakın. Kayalık tepesinde siyah bir bulut vardır. Burada şimşek çakar ve avaz avaz, uzun uzun boru çalar. Musa’nın titrediğini görmüyor musunuz? Musa’nın dehşete, korkuya kapıldığı yerde siz utanmadan durmaya cesaret edecek misiniz? Yukarı bakın, bu dik ve sivri kayalara tırmanma düşüncesinden vazgeçin, çünkü bugüne kadar hiç kimse yoldaki dehşetlerin arasında felakete uğramadan kurtulma umuduyla oraya tırmanmaya yeltenmedi! Bilge olun, bu aldatıcı kurtuluş umudundan vazgeçin. Bunu seçmenize gururunuz yol açıyor ve haddinizi bilmediğiniz için yakında pişman olacaksınız.
Düşünün ki, yapamayacağınızdan benim emin olduğum büyük bir şey yapabildiniz ve bundan böyle mükemmel olmanız, düşüncenizde, sözlerinizde ya da işlerinizde hiç günah işlememeniz mümkün oldu, geçmişteki suçlarınızın kefaretini nasıl ödeyebilirdiniz? Hafızanızın mezarlığının dirilmesini mi isteyeyim? Günahlarınız bir an dirilsin ve gözünüzün önünden geçsin. Ah, gençlik günahlarınız sizi pekâlâ da korkutabilir; şu gece yarısı günahları; şu gün ortası günahları; ışığa ve bilgiye karşı işlenen şu günahlar; şu bedensel günahlar; şu ruhsal günahlar! Onları unuttuğunuzu söylüyorsunuz ama Yaratan unutmadı. Dosyaya bakın! Hepsi dosyanın içinde, biri bile unutulmadan hepsi Yaratan’ın günlüğünde kayıtlı son yargı gününde hepsi yüzünüze karşı okunacak.
Gelecekteki itaatiniz geçmişteki günahınızı nasıl telafi edecek? Denizin kıyısındaki kaya aşındı, dalga on bin kere yıkasa da tekrar onu dikleştiremez. Gün ışıyor ama yine de gece olmuştu. En ışıltılı gün, bir zamanlar karanlığın var olduğunu unutturmaz. Kendini beğenen insan, yaptığının Yaratan’a doyurucu gelmediğini bilmektedir, çünkü kendisi doyurucu bulamamaktadır; belki vicdanını uyuşturabilse bile, genellikle içinde yeterince tanrısal unsur kalmıştır. Yaptığı işin doyurucu olmadığı hisseder, bilir.
Yaratan’ın söylediklerine inanmak, Yaratan’ın emrettiklerini yapmak, Yaratan’ın sağladığı kurtuluşu almak insanın en yüce ve en iyi bilgeliği budur. Kutsal Kitabınızı açın. Kutsal Kitap, hacının rehberidir, Yaratan açıkladığı görkemini orada anlatmaktadır. Müjde’nin tek bir mesajı vardır: “İnan ve yaşa.” Beden almış Kurtarıcıya güvenin. Yaratan O’nu günahkârların yerine geçmesi için atamıştır. O’na güvenin, kurtulun.
C.H.Spurgeon
Sola Medya 
Yorum bırakın